23 Ağustos 2013 Cuma

Zalim eğitim sistemi


Bugün  20 yıldır  gitmediğim,  çocukluğumda dünyanın en son noktasının orası olduğunu sandığım, gördüğüm en ücra yerlerden biri olan,   bir Akdeniz köyü ,  komşu  köye gittim. At üzerine attıkları heybelerle kuyudan su getirmeye  giden çocuklar bana  bir nostalji yaşatırken, köyün  girişindeki iki çocuktan birinin elinde sapanla, diğerinin oyuncak silahla saklandıkları ardıç ağacının ardından  bize “teslim olun” demeleri aklıma, modernizm yalanı  bu köye de selam   vermiş  düşüncesini getirdi. İzlediğimiz  adı şefkat,  içeriği şiddet dolu filmlerin yansımasıydı galiba.  Nostalji  diye bahsettiğim olaya dair zerre ilerleme kaydedemeyen modernizm ,  anlaşılan şiddete dair epey mesafe kat etmişti. Köyü tam çıkarken, el arabasının ardına numaradan saklanan ,  kendilerini fark ettiğimizi anlayınca da gülümseyen çocukların sahnesi de ‘bu  memleket artist sıkıntısı  çekmez, arkadaş dedirtti’ bana. Buraya kadar olan kısım toplumu filmler üzerinden eğitebileceğini iddia edenlere bir gönderme olsun.
Başlığı görünce, aklınıza ilk gelenin güzel ülkem Türkiye olduğundan adım kadar eminim.  Ne yalan söyleyeyim, ben  böyle bir başlık görsem ben de sizin gibi düşünürdüm. Ama yıllarca zavallı  ülkemin günahını almışım da haberim yokmuş. Aslında dünya eğitim  noktasında perişanmış da haberim yokmuş. Boşuna, Ausebel, Bruner, Bandura, Bloom, Taba , Taylor diye kafamı şişirmişim. Sunuş yoluyla mı, buluş yoluyla mı, çoklu zeka kuramıyla işe koyulsam diye boşuna kara kara düşünmüşüm. Eğitime dair, plan, program,  müfradat,  hedef, içerik şimdi burada aklıma gelmeyen kavramların  hepsi birer zırvaymış.
Dünya,  perma perişan  bir haldeyken önceki paragrafta bahsettiklerimin, kısacası eğitimin  masum olduğunu bana kimse anlatmasın. Artık,  inanmam. Dünyayı, Müslüman Müslüman öldürüyor yalanıyla kandırırken, hadi biz bu yalana inandık, yukarıdaki sistemin yetiştirdikleri ne yapıyor!
Evet, bu sistem,  matematiği belki dünyaya  anlattı, öğretti. Belki, bir çok kimseye zenginlikler  kazandırdı. Kendini, milletini, dinini sevmeyi öğretti. Birleşmiş Milletler, NATO, Avrupa Birliği, G8, G  20 gibi oluşumları hazırladı. Belki bazılarını süper güç yaptı,   belki kimilerini  bu kurumların, devletlerin başına başkan, başbakan, cumhurbaşkanı yaptı.
Ama, başkalarını sevmeyi öğretemedi, samimi olmayı öğretemedi.   Bu  yüzden, zulmü, katliamı kınayamıyorlar  bile. En samimileri çıkıp bu zulümdür diyor. Ama sadece diyor. Somut hiçbir adım yok. Yüzlerce çocuk öldürülüyor, “acaba kimyasal mı kullanıldı” diye ikircikleniliyor. Ne fark eder kardeşim, kimyasal kullanılmamışsa çocuklar geri mi gelecek? 
Şunu hepimiz biliyoruz ki, zalimi, zorbayı ,  diktatörü başka gezegenlerden getirmedik. Onlar da nur topu gibi dünyamıza geldi  ancak bir şekilde onları böyle yetiştirdik. Kendimizi de masum ad edip  kaybedeceğimiz en ufak bir çıkara karşı adamlığımızı insanlığımızı susturduk. Hakikatten uzaklaştık. Duyarsızlaştık.
 İnsanlık hakikatten uzaklaşırken, zulme duyarsızlaşırken,  ben, ben diye haykırırken, hala sadece iyi   bir iş, kariyer, ev   ve araba vaat eden eğitim sistemi masum mu sizce? 

18 Ağustos 2013 Pazar

Hata değil, negatif bilgi



Negatif bilgi, hedefe gitmeyen yolları gösteren zihnin uyarı işaretlerinin toplamı ve yapılmaması gerekenleri bilme (negatif uzmanlık) olarak tanımlanmaktadır. Negatif bilgi, kişisel gelişim, problem çözme ve bilgelik düzeyinde öğrenmede kritik bir öneme sahiptir. Pozitif bilgiye odaklı eğitimin sınırlılıklarına karşın; negatif bilgi,  öğrenme sürecinde hataları “daha fazla hata yapmayı önleyecek” biçimde işe koşarak, öğrencilerin risk alma, yaratıcılık ve girişimcilik gibi özelliklerine destek sağlama potansiyeline sahiptir. Ayrıca okulların da, hatalarından ders çıkararak, “öğrenen örgütler” haline gelebilmesinde negatif bilgi, “akıllı başarısızlıklar” olarak önemli bir işlev görebilir. Bu özellikleriyle negatif bilgi, pozitif bilgiyi tamamlayıcı olarak, öğrenmede bilinen yollara yeni perspektifler sağlayabilir.” (1)
Hayatımızın çok  büyük kısmını    kapsayan  “negatif bilgi”,  hata  ya da başarısızlık diye kesilip atılırken  negatif bilgi olmasa  başsız horoz misali kalacak pozitif bilgi saltanat sürmektedir.  Negatif bilgi, kısaca bilmememiz  gereken şeyleri bilme olarak tanımlanmaktadır. Bu yönüyle baktığımızda  negatif  bilgi  olmadan  pozitif  bilgiye ulaşmamız  mümkün görünmemektedir. Öyleyse,  negatif  bilgiyi hata ya  da  başarısızlık olarak tanımlamak  bir kaçış, kolaycı bir anlayışın  ürünüdür. 
Bir adrese ulaşma sürecinde sizi varış noktasına –pozitif bilgi-  ulaştıracak  her bilgi negatif bilgiyi oluşturmaktadır. Varış noktası öncesi bildiğiniz her iş yeri, sokak, cadde,  meydan size avantaj sağlayacaktır. Kullandığınız yol ile varış noktasına  varmada zaman ve mesafe bakımından uzama kısalmalar olsa da   sürecin hiçbir yerinde de hata ya da  başarısızlık yoktur.  Bunu navigasyon cihazı kullananlar çok daha iyi görebilmektedir. Bu cihaz sadece hedefe ulaşmanın imkansız olduğu yerlerde en yakın yerden dön komutunu vermektedir. Bunun dışında sürekli olarak sizi doğruya ulaştırma çabası vardır.  Bu çabayla da er ya  da geç hedefe ulaşırsınız.
Hedefin doğru  belirlendiği  durumlarda  hata ya da  başarısızlıktan  bahsetmek doğru değildir. Hatta, kişileri hedefe taşımak istiyorsak gelinebilen her  noktayı “başarı” kabul etmekte fayda var. Örneğin , hedefi dağın zirvesine çıkmak olan insanlardan sadece dağın  zirvesine çıkanları başarılı kabul etmek düpedüz pozitif  bilgi odaklı eğitim zihniyetinin  ürünüdür. Oysa, aşağıdaki  olasılıklar da göz önünde  bulundurulmalıdır.
A)     Dağın zirvesi sınırlı sayıda kimseleri  barındıracağından herkesin aynı anda oraya çıkması zaten mümkün değildir.
B)      Dağ yalnızca zirveden ibaret değil, dağın zirvesi için  dağın eteği nasıl olmazsa olmaz ise,   dağın eteğindeki kimseler de zirvedekiler için aynı öneme sahip olmalıdır.
C)      Zirveye çıkanları imkansızı başarmış gibi görmek doğru değildir,   onları var olan potansiyel  oraya taşımıştır. Bu potansiyel zamanla diğerlerini  ya zirveye getirecektir ya da zirveye yaklaştıracaktır.
D ) İşe pozitif  bilgi odaklı  baktığımızda, zirve bir gün kimsesiz kalabilir. Çünkü, bu anlayış sadece zirveye  ulaşmayı başarı gördüğünden oranın diğer taliplilerini küstürüp  başka mecralara sevk edebilir.
Negatif bilgi,  eğitimin her aşamasında işe koşulursa eğitimin mevcut sorunlarına çözüm olmada kilit rol oynayacaktır. Eğitim literatüründe pek yeri olmayan “negatif bilgi ”   kavramı anlam ve uygulama şekliyle bir an önce eğitim camiasında hak ettiği yeri almalıdır.  
(1 )Akpınar, B. ve Akdoğan, S. (2010). Negatif bilgi kavramı: hata ve başarısızlıklardan öğrenme. Batı Anadolu Eğitim Bilimleri Dergisi (BAED), 1(1), 14-22.